10 Kasım 2016 Perşembe

Donald Trump başkanlığında Amerikan halkının başına gelecek olan şeyler (Türkiye tecrübesi konuşuyor)

Buyurun, Donald Trump seçilirse, ortalama bir Amerikalı’nın tecrübe edebileceği 8 tanıdık süreç.

1. İnkar

business man with his head buried in the sand
Bu süreç, mevzubahis lider seçildikten sonraki ilk sene içerisinde yaşanır. Kilit cümlesi, “Valla benim tanıdığım kimse Trump’a oy vermedi, nasıl seçildi anlamadım“dır. Zira bu bir yıl içerisinde, içten içe Trump’ı beğenen insanlar, önceki politik iklimden dolayı bunu dile getirmekten çekinmişlerdir. Ortamlarda “Ben oy kullanmadım yea” der, geçerler. Kim bilecek? Ortalama bir Amerikalı, bu sorunun cevabını bulamadığı için, işi “Kesin sonuçlara şaibe karıştırdı, meymenetsiz herif” diyerek geçiştirir.

2. Tespit

02
İnkar süreci bittikten sonra, tespit süreci başlar. Bu genelde on ikinci ayla, on sekizinci ay arasında yaşanır. Bu altı aylık periyotta, mevzubahis liderin iktidarı altında geçen bir seneyle rahatlamış kişiler, olaylara belli başlı tepkiler vermeye başlamışlardır. Medya bir süre “Oha lan, ne dedi, Kansas’lı çiftçiye baya ‘Take your mother and leave’ denir mi yuh?” veya “Neymiş neymiş, ne little ship’i lan?” gibi tepkilerle baskı yapar, bu baskı lideri yıldırmaz, takipçileri de küçük küçük çıkıp “Ne var kardeşim, ben beğeniyorum bazı dediklerini” demeye başlar. İlk işaretlenmeler yapılmıştır.

3. İç Mihraklardan Destek Beklentisi

03
Amerika’da “Ordu göreve” gibi bir mantık olmadığından, bu noktada tecrübelerimiz ayrışıyor. Ama illa ki orada da Demokratlar ve ılımlılar, ellerine ABD bayraklarını alıp, Times meydanında protesto yapacak, ve illa ki bir iç mihraktan destek bekleyeceklerdir. Amerika için bu Cumhuriyetçi Parti’nin kendisi olabilir. John McCainLindsey GrahamSusan Collins gibi ılımlı Cumhuriyetçiler’in bir tepki vermesini, içeriden Trump’ı indirmelerini bekleyebilirler. Avuçlarını yalayacaklardır. Ok yaydan çıkmıştır artık.

4. Dış Mihraklardan Ayıplama Beklentisi

04
İşte bu noktada, “Ele güne rezil ettin bizi, görüyor musun” baskısıyla bir ar damarı aranacaktır. Bu da kuvvetle muhtemel ikinci yıl ile birlikte başlar. Mesela atıyorum, Justin Trudeau gelir, Trump’la çak yapmaz, ya da ne bileyim, Merkel masada karşısına değil de sağına falan oturtur, İngiliz başbakanı iki eleştirel laf eder… Köşe yazarları “rezil olduk efendiler” derler, misafirliklerde Trump’a oy verenler “Bak n’aptı, görüyor musun n’aptı seninki?” diye haşlanır. Ama onların umurunda olmaz, çünkü yavaş yavaş destekleyen taraf “Çekemeyen anten taksın, büyümemizi kıskanıyorlar” kıvamına gelmiştir. Dış mihrakların da bir tarafında değildir zaten afedersiniz.

DEVAMI İÇİN TIK'layın