Yazan: CEM ASLAN
- Sınav sorusu çalmak ne demektir bilir misiniz? Üniversiteye yerleşemedin, kıl payı mı kaçırdın? Bunlar bu dolapları çevirmeseydi şimdi meslek sahibi bir insan olacaktın. İki yıllığa mı yerleştin? Şimdi dört yıllık okul diploman olacaktı elinde. Belki İTÜ’yü değil Boğaziçi’ni bitirmiş olacaktın. Hemşire değil doktor, astsubay değil subay olacaktın. Bunlar gençlerden hayatlarını çalan böyle alçak adamlardır işte. Elbette bunlara haberi olduğu halde göz yumanlar da.
- Ajan tarikatın teki devletin kontrol merkezlerini adım adım ele geçirirken Fethullah gibi bir şeytanı değil üç beş kişi, toplumun yüzde 80’lik bir kesimi “nur yüzlü hocaefendi” olarak gördü, kuruduğu tezgahları alkışladı. Bu bir iki yıl boyunca değil 40 yıl boyunca devam etti. Afrikalı çocuğun söylediği Ankara’nın bağları türküsüyle ninni dinler gibi uyudular. Bu da milli kerizlik olarak tarihte yerini almıştır çoktan. Ancak 15 Temmuz kafa darbesiyle kendilerine gelebildiler.
- 15 Temmuz’un tezgah olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hedefteki unsur facetime’da konuşurken azrail görmüş gibi titriyordu hatırlarsanız. Fakat tezgah olduğunu düşünmek de ahmaklık değildir. En ince ayrıntısına kadar aydınlatmazsan, “tanrının lütfu” diye yorum yaparsan, karşıtları sindirmek için fırsata çevirirsen isteyen istediğini der.
- “Fener şike yaptı mı?” diye bir soru sormuyorum kendime. Nitekim yurdumda şikesiz pinpon maçı olabileceğine ihtimal vermem. Mesele spot ışıklarının neden Fener’in üstüne tutulduğudur. Adamlar ordudan, yargıdan, polisten, Meclis’ten, hükümetten daha sağlam çıktı. Fener bunlardan daha Cumhuriyetmiş! Futbolla ilgim yoktur, takım tutmam fakat eskiden Fener’le dalga geçmeyi severdim. Tüm camiadan özür dilerim.
- Fethullah’ın en iyi sızdığı yerlerden biri de Galatasaray çıktı bu arada. Memleketin en iyi okumuşları da orada! Gerisini sen düşün.
- Harbiye bedensel ve ruhsal olarak zor bir okuldur. Yer yıl doğal olarak birkaç kişi bırakırdı okulu, zora gelemediği için. 2005-2006’dan sonra her yıl yüzlerce öğrenci bırakmaya başladı. Sonra anladık ki Fethullah’ın kendi adamlarını yerleştirmek için yaptığı yıldırma operasyonlarından dolayı imiş. Akıl almaz işkenceleri burada yazmaya gerek yok, herkes biliyor artık. Peki orada olanlardan okul komutanlığının, genelkurmayın, savunma bakanlığının, başbakanlığın haberi yok muydu? Elbette vardı. Neden bir soruşturma açılmadı burada neler oluyor diye? Devir değişince başkası soracak bunların hepsine bu soruları. O çocuklara yapılanların hesabını vermeden kimse bu dünyadan göçemez!
- Kalkışma hakkındaki en önemli saptamaları İlker Başbuğ yaptı. 2002’den sonra MİT’ten istihbarat gelmedi dedi bize örgüt hakkında. Ondan önce iyi kötü YAŞ’ta ayıklıyordu asker bunları. Gene işbirlikçilik, gene yardakçılık. Devletin göstermesi gereken en doğal tepkisini çoğulculuk, inanç özgürlüğü, fosilleşmiş rejim, sivilleşme diye yerden yere vuran sidikli enteller de bu çarkın bir parçası elbette.
- Amaçları Tayyip’ten kurtulmak falan değildi. Öyle olsa çok daha basit olurdu işleri. Nitekim şah damarı kadar yakınlardı adama. Tayyip’in beş yaverinden dördü cemaatten çıktı hatırlayın. (Fethullahçıların inlerine girmişlerdi sözde, kimin nereye girdiği anlaşıldı tabii.) 1500 korumadan kaçı cemaattendir kim bilir. İlker Başbuğ ayrıca altını çizmişti darbeyi yaptıranlar başarısız olması için yaptırdılar diye. Ayrıca ellerindeki kadroların çok azını sürdüler sahaya o gece. Gerçek amaçlarını bilmiyoruz. Sonuçta Ergenekon, Balyoz, 15 Temmuz derken darmadağın olmuş, sınırları koruma yeteneği hırpalanmış, tarikatlar arasında parsellenmiş bir ordu kaldı elde.
- Kurmay subayların yüzde 80’i Fethullahçıymış. Bunu diyen ben değilim “Fetö iddianamesi”nin savcısı. Kanser herkesin sandığından daha yaygın ve tedavi çok yavaş ilerliyor.
- Bu adamlar yurt içinde biraz hırpalamış olabilirler fakat hâlâ güçlü ve örgütlüler. Yurtdışında ise oldukları gibi pozisyonlarını koruyorlar.
- Geçenlerde Genelkurmay kapısına dayanıp hakim albay almaya kalktılar. Cesaret mi intihar mı daha anlayamadık. Bu olay gündeme oturmadı gerektiği gibi. Kimse de kükremedi “eyyy paralel vatan haini gene ne iş peşindesin?!” diye…
- Harp okullarını kapatıp Milli Savunma Üniversitesi yaptın, başına da bir tarihçi geçirdin. Öyle yapınca tarikatlar falan sızamaz emin olun. Şimdi dört yıllık okul mezunlarını bir yıl eğitip subay yapıyorlarmış. Hayat sizi bildiği gibi yapsın.
- Dağda üç gün yaşamayı beceremeyen bordo berelisi, başkentinin ortasından deve kadar binayı ıska geçen F-16’sı, elin ecnebisinin whatsapp uygulamasında grup kurarak harekat yapmak, darmadağın olmuş subay resimlerinin basına saçılması, ağlayan, af dileyen asker afişleri…. Deliğe saklanıp titrek sesle milleti sokağa çağıran baş komutan, otoparka saklanan kuvvet komutanları, esir düşen ordu komutanı, tüymek için sınırda bekleyen bakanlar… afet gibi ülke görüntüleri.
- 15 Temmuz’dan kuruluş efsanesi yaratmaya çalıştılar. Kültür sanat birikimsizliklerinden dolayı elbette beceremediler. Edebiyat, tiyatro, sinemayla içli dışlı olmazsan beceremezsin. Siyasete sanatın içine tükürerek başlamışlardı. İçine tükürdükleri sanat döndü dolaştı bunların yüzüne tükürdü. Eserini ortaya koyamadıktan sonra ne yaşarsan yaşa.
- Şu bulutlar dağılınca bütün bu olanlar islamcı grupların iç çatışması diye anılır.
- AKP “FETÖ” ile mücadele edemez. Öyle bir vizyon ve iradesi yok onların. Şu anda yaptıkları delirmiş bir şekilde karanlıkta yumruk sallamak. Tarikat ve cemaatleri cumhuriyeti kuranlar gibi sağlam bir kurucu irade temizler ancak ülkeden. O tasfiye listerini şeytan bilir kimler hazırlıyor.
- İBB’yi kaybedeceğini anlayınca Apo mesajı yayımlayıp, Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkaran, yarın bunlarla barışma yolu aramaya başlarsa hiç şaşırmam. Tüccar siyasetinin doğasında var böyle şeyler.
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sonuna kadar gidip bire kadar kırmaz da bu alçakların yakasından elini çekmek gibi bir yanlış yaparsa 100 yıl daha gün yüzü göremez!
Yazı: CEM ASLAN