13 Haziran 2018 Çarşamba

Adile Naşit'in yüreğinde taşıdığı dram


İnsan inanmakta zorluk çekiyor: Bu ülkede nasıl bu kadar da çok çirkin, kötü, karanlık, yalancı ve alçak insan var!

"Adile Naşit'e bile hakaretler edip nefret kusacak kadar" kişiliklerini yitirmiş, karakter, şeref ve ahlaktan tamamen yoksun bu güruh Türkiye'yi karanlıklara boğdular!

Bir insan Adile Naşit'ten nasıl nefret edebilir? Bir insan(!) Adile Naşit'e bile nefret kusacak kadar nasıl insanlıktan çıkabilir?
İnsanın aklı almıyor!

Yazar Orhan Gökdemir 9 Haziran 2018 tarihli yazısında şöyle yazıyordu:

Her ne olduysa Adile Naşit öldükten sonra oldu. Karanlık bastı ülkeyi. Ne çocuklara masal anlatan Hafize’ler kaldı geride, ne turşu satarak çocuklarını dik tutmaya çalışan Saadet Hanımlar. Birdenbire çöle dönüştü ülke. O çölde akılsız, vicdansız yaratıklar türedi. Çocukları öldürdüler, analarını yuhaladılar, sağ kalanlara tecavüz ettiler.

Diyorlar ki şimdi, bütün kötülükler Adile Naşit’in ninni söylemesinden kaynaklanıyordu. Biz geldik susturduk o ninnileri… Haklılar. Ninniler yok artık. Adela’den kalan o gülüş çoktan soldu. Çocuk çığlıkları yükseliyor her yandan.

Adile Naşit'ten kalan gülden güzel bir gülüştür cumhuriyet. Gericilik ise deodorant reklamından üzerimize boca edilen saçları boyalı arabeskçi sırıtışıdır...

Diyor ki üzerimize boca edilen o arabeskçi; Duş almak yetmez, burunların sağlığı için deodorant sıkmak şart. Çürümüş bir düzenin son sözüdür işittiğiniz.

Ninniler yok artık. Adela Naşit'ten kalan o gülüş çoktan soldu. Çocuk çığlıkları yükseliyor her yandan. Çürümenin kokusudur duyduğunuz. Ne duş fayda eder ne deodorant!

Söz konusu yazının tamamını okumak için http://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/adela-239636 TIK'layın


Adile Naşit 1987 yılında aramızdan ayrıldı. Hayatının son 21 yılını "içinde evlat acısı" taşıyarak geçirmişti.

Bugün ona küfredecek kadar alçalabilen akepe'li yaratıkların asla ama asla anlayamayacağı birşeydir bu.

O, Hafize Anamız, Masalcı Teyzemiz'di. Bizi hep mutlu etti, her zaman güldürdü. Kendisinin yüreği küçük yaşta ölen oğlu için yanarken bile...

Adile Naşit, bugünün milyonlarca "büyük çocuğu" için hala "Masalcı Teyze" ya da "Hafize Ana"dır.

Adile Naşit'in evinin başköşesinde oğlu Ahmet'in fotoğrafı, babası Naşit Özcan ve annesi Amelya Hanım'ın fotoğraflarıyla birlikte asılı...Adile Naşit'in evinin başköşesinde oğlu Ahmet'in fotoğrafı, babası Naşit Özcan ve annesi Amelya Hanım'ın fotoğraflarıyla birlikte asılıydı.

Türk tiyatro, sinema ve televizyon dünyasının bu küçük dev kadını, 24 yıl önce yaşama veda etti ama kalplerden hiçbir zaman silinmedi.

Biz onu belki de en çok göbeğini hoplata hoplata gülen, şefkatli anne olarak hatırlıyoruz. Ancak Adile Anne'nin gülerken aslında içinin nasıl yandığını, milyonlarca "Kuzucuk"a masallar anlatırken, kendi kuzucuğuna nasıl ağıt yaktığını, evinin başköşesinde nasıl bir dram sergilendiğini büyük çoğunluğumuz hiçbir zaman bilmedi.

* * * 

Adile Naşit, 1950'de kendisi gibi tiyatro oyuncusu olan Ziya Keskiner ile evlendi. 1952 yılında çiftin bir çocukları dünyaya geldi. Bu, sağ yanağında beni olan, güzel gözlü çocuğun adını Ahmet koydular.

Ahmet, dayısı Selim Naşit (solda), annesi Adile ve babası Ziya Keskiner ile bir yemekte.Yandaki resimde Adile Naşit'in oğlu Ahmet, dayısı Selim Naşit (solda), annesi Adile ve babası Ziya Keskiner ile bir yemekte görülüyor.

Ahmet ilkokul 2. sınıfa geldiğinde rahatsızlandı. Kalbinin doğuştan delik olduğu ortaya çıktı. Uzun yıllar okula gidemedi. İlkokul bitirme sınavlarını dışarıdan verdi. Ortaokul bitirme sınavlarına hazırlandığı dönemde kalp ameliyatına girdi.

1966 yılının 16 Haziran günü yapılan operasyon çok başarılı geçti derken, Ahmet fenalaşarak komaya girdi. Bir daha da uyanamadı.

Adile Naşit o gün, Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu'yla İzmir'de turnedeydi. Bu haberi aldıktan sonra bağrına taş basıp sahneye çıktı.

Salondaki izleyicileri kahkahayla güldürürken, kendisinin içi cayır cayır yanıyordu. Üstelik oğlunu kaybettiği gün, kendisinin doğum gününden bir gün önceye denk gelmişti..

Ahmet'in 100 bin lirayı bulan ameliyat masrafı için o dönemde kampanya açılmıştı.Ahmet'in 100 bin lirayı bulan ameliyat masrafı için o dönemde kampanya açılmıştı. Bkz. yandaki resim.

Adile Anne, bu dramı yıllarca evinin başköşesine astığı gencecik oğlu Ahmet'in resmiyle her gün yeniden yaşadı. Ancak tek çocuğunu alan Tanrı, yıllar sonra ona milyonlarca çocuğun sevgisini armağan etti.

Filmleriyle güldürürken, oğlunun da bir yerlerde tebüssüm ettiğini, masal anlatırken onun da dinlediğini biliyordu...

Adile Naşit, oğlu Ahmet Keskiner'in yanından hiç ayırmadığı fotoğrafıyla...Yandaki resimde Adile Naşit, oğlu Ahmet Keskiner'in yanından hiç ayırmadığı fotoğrafıyla görülüyor.

Adile Naşit, 1982'nin Temmuz ayında, hayatının en kötü ikinci haberini yine İzmir'de aldı.

32 yıllık hayat arkadaşı Ziya Keskiner'in ölüm haberi, "Sezen Aksu Aile Gazinosu" komedisinin birinci bölüm arasında geldi. Ancak kimse kendisine ikinci bölüm öncesinde bu haberi veremedi. Adile Naşit oyunun bitiminde aldığı haberle bir kez daha yıkıldı.

Kocası Ziya Keskiner, oğlu Ahmet gibi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. 1987'de Adile Naşit'i de yanlarına aldılar. Artık hiç ayrılmayacaklar...