Yıllardır tartışılan ama bir türlü uzlaşmaya varılamayan bir konudur bir
kadınla bir erkeğin sadece yakın arkadaş olup olamayacağı. Bu konuya
bilimsel verilerle yaklaşıp noktayı koyma zamanı geldi de geçiyor
Öncelikle bu sorunun günümüzde hala cevaplanamamış olmasının nedeninin görece yeni olmasıyla bağlantılı olduğunu söylemek gerek.
Erkekler
ve kadınların birlikte zaman geçirmeye başlaması ve böylece
arkadaşlıklarının artması ise 1800'lerin sonlarında görülmeye başlandı.
Bu dönemde kadınlar,
erkek egemenliğindeki iş alanlarına ve eğitim sistemlerine dahil olmaya
başladı. Bunun sonucunda da bu iki cinsiyet, birbirleriyle romantizm
veya cinsellik
olmadan nasıl iletişim kuracaklarını çözmek zorunda kaldılar. Bundan
150-200 yıl sonra, bugün hala bu sorunu çözmeye çalışıyor sayılırız.
Bu kısa bilgi turundan sonra gelelim bilimsel araştırmaların bu konuda neler dediğine.
Bilim
insanları uzun bir süredir "karşı-cins arkadaşlığı" konusunu inceliyor.
Wisconsin Üniversitesi, konuyla ilgili yaptığı bir araştırma için 88
çifte sorular soruyor. Her bir çift kadın ve erkek ayrı ayrı odalara
alınıyor ve arkadaşlarına karşı romantik bir şeyler hissedip
hissetmedikleri soruluyor.
Bu araştırma neticesinde kadınların erkek arkadaşlarına karşı genelde böyle bir şey hissetmedikleri görülüyor.
Erkeklerde ise durum oldukça farklı çıkıyor; çünkü büyük bir çoğunluğu diğer odadaki arkadaşının kendisine çekici/seksi
geldiğini ve şuan bir şeyler hissettiğini, ya da arkadaşı yeşil ışık
yakarsa hissedebileceğini söylüyor. Yani karşı cinsten arkadaşlar
arasında, büyük oranda erkekler platonik olarak karşıdakine karşı
romantik veya cinsel anlamda bir şeyler hissediyorlar.
Daha da ilginciyse, erkekler aynı zamanda bu hissin karşılıklı olduğu yanılgısına da düşüyorlar.
Kadınlar,
"Sizce arkadaşınız size karşı romantik hislere sahip midir?" sorusuna
genelde "Değildir" cevabını verirken, erkeklerse "Sahiptir" cevabını
veriyor. Hatta erkekler, arkadaşlıklarını bu yanlış tespitleri sonucunda
bir adım ileri götürmek için ilk adımı atma konusunda da kadınlara
kıyasla daha hevesli davranıyor.
O meşhur "friendzone" kavramı da tam olarak bu nedenle ortaya çıkıyor aslında.
Nitekim bilime göre kadınlar
erkekleri yalnızca arkadaş olarak görebilirken, erkeklerse içten içe
kadınlarla olan arkadaşlıklarının biraz daha ileri noktalara gitmesini
istiyorlar. Yani iki taraf, iş karşı cinsle arkadaşlığa gelince baya
farklı dünyalarda yaşıyorlar.
Özetle,
bir kadınla bir erkeğin arkadaş olması bir hayli zor gibi duruyor;
çünkü genelde erkek tarafı, gizliden gizliye daha fazlasını istiyor.
Tabii
bu, karşı cinsler arasında hiçbir zaman arkadaşlık olamayacağı anlamına
gelmiyor. Nitekim sosyologlar, kadınlarla erkeklerin gerçekten de
arkadaş olabileceğini ve bunun iki taraf için de aslında oldukça faydalı
olduğunu belirtiyor.
Örneğin karşı cinsle arkadaş olan bir insan,
karşı cinsi nasıl etkileyebileceği konusunda arkadaşından oldukça
faydalı bilgiler alabilir.
Fakat
aynı sosyologlar, karşı cinsler arasındaki arkadaşlığın aynı cinsiyet
arkadaşlıklarına kıyasla daha zor kurulduğunu, daha fazla iletişim ve
şeffaflık istediğini söylüyorlar.
Aksi
takdirde, genelde erkek olmak üzere taraflardan biri daha fazlasının
olduğunu düşünmeye veya daha fazlasını istemeye başlıyor.
Şu da
bir gerçek ki, çok başarılı evliliklerin veya romantik ilişkilerin de
bazen sadece çok sağlam bir arkadaşlıkla başladığına dair pek çok örnek
var. Yıllarca arkadaş olarak kalabilip, sonrasında iki tarafın da daha
fazlasını hissettiği görülmemiş şey değil neticede. Tabii bu durum da,
kadınla erkeklerin arkadaş kalamayacağı yönünde bir gelişme.
Nokta koymak gerekirse; bilime göre kadınla erkeğin arkadaş olarak kalabilmesi imkansız değil, ama çok kolay da değil.
İkili
arasındaki iletişimin ve şeffaflığın tavan yapmış olması gerek, o
yüzden bu detaylara dikkat. Yoksa iki taraftan biri, ki bilime göre
genelde erkek tarafı, "friendzone"a doğru yol alabilir, aman diyelim.
Bilimle kalın!