Neden
veya nasıl gibi soruları zaman zaman bir şey ile karşılaştığımızda
sorarız ama detaylarını araştırma konusuna gelince genelde bu durumu pas
geçeriz. İşte bu tarz sorulara cevaplar veren çeşitli kaynaklardan
derlediğimiz bilgiler sizlerle...
1. Ameliyat Önlükleri Neden Yeşil veya Mavi Renk Tonlarındadır?
2. Bayat Ekmek Sertleşirken Bayat Cips Neden Yumuşuyor?
Bayatlık biliminde (evet, böyle de bir bilim
var) bir “kabuk bayatlaması” var, bir de “iç bayatlaması.” Kabuk
bayatlaması, bir ekmeğin çıtır çıtır olan kabuğunun yumuşaması. İç
bayatlaması ise ekmeğin içinin sertleşmesi.
İlkini açıklamak
kolay. Kabuk, ekmek somununun içindeki nemi emiyor. Havanın nemini
emen patates cipsleri de tamamen kabuktan oluştuğu için yumuşuyor.
İç
bayatlaması daha karmaşık. Gıda bilimciler yıllar boyunca bu konuda
yüzlerce makale kaleme aldı. Birçokları bunun glüten yapısındaki
nişastayla ilgili olduğunu düşünüyor. “Nişasta granülleri, pişirme
sırasında amiloz açığa çıkarıyor,” diyor. Minnesota Üniversitesi’nde
tahıl bilimci olan Profesör Bill Atwell. Ardından amiloz örümcek ağı
şeklinde glüten ağına yapışıyor. Ekmeğin kabuğu, nemi aldıkça bu ağlar
sertleşiyor.
Ay'ın
kendi ekseni etrafında dönme süresi ile Dünya etrafında dönme süresi
aynıdır. Yaklaşık 29 gün süren bu periyot nedeniyle Ay'ın sürekli aynı
yüzü Dünya'ya bakar.
Ay'ın görünmeyen kısmı, yani Ay'ın Karanlık
Yüzü, Ay'ın %41'lik alanını kapsar. Yani Dünya'dan baktığımızda Ay'ın
%59'luk kısmını görebiliriz.
Vücudumuzdaki
hemen her olaydan sorumlu olan enzimler, protein yapıdadırlar ve belli
bir sıcaklık derecesinde optimum (en yüksek) verimlilikte iş görürler.
Sadece insanda değil, çoğu canlı organizmada, enzimlerin en yüksek
verimlilikte çalıştığı sıcaklık derecesi 37ºC’dir. Bunun nedeni,
evrimsel süreç içerisinde enzimlerin bu sıcaklığa adapte olmuş
olmasıdır. Bilim
adamlarına göre vücudun, hem mantar hastalıklarından korunması hem de
fazla yemek tüketiminden korunması için, sıcaklığın 30 ila 40 derece
arasında olması gerekiyor. Bir matematiksel model hazırlanarak, tüketimi
minimuma indirip kazancı maksimuma çıkaran sıcaklığın 36.7 derece
olduğu bulundu. Yani normal insanın vücut sıcaklığına yakın bir
sıcaklık.
Tıpkı
egzersiz ve kahkaha gibi ağlamak da kendinizi çok daha iyi hissetmenizi
sağlayan endorfin hormonlarını açığa çıkarır. Endorfinlerin aynı
zamanda ağrı sinyallerinin beyne ulaşmasını engelleyen ağrı kesici
özellikleri vardır. Bu ağlama ile salgılanan endorfinlerin fiziksel
acıyı da azalttıklarını gösterir. Yani yaralandıktan sonra ağlamak
istiyorsanız, kendinizi tutmayın.
Yapılan
araştırmalarda, fillerin doğrudan farelerden korktuğuna dair hiçbir
sonuca ulaşılamamıştır. Filler farelerden değil, ani hareketlerden
korkarlar.
Discovery Channel'ın meşhur mit avcıları (MythBusters)
ekibi de bunu denemişler; ancak fillerin farelerden çok aniden
karşılarına çıkan cisimlerden korktukları sonucuna varmışlardır. Çünkü
hareket eden cismin fare olduğunu fark eden filler, umursamadan
yollarına devam etmişlerdir.
7. Kekeme İnsanlar Nasıl Takılmadan Şarkı Söyleyebiliyorlar?
Konuşurken
zorluk yaşayan kekemelerin zorlanmadan şarkı söyleyebildiğine tanık
olmuşsunuzdur. Aslında bu durum sadece kekemelerde değil beyin hasarı
nedeniyle konuşma güçlüğü yaşayan insanlarda da görülüyor. Benzer
davranışsal özellikler olarak görülseler de konuşma ve şarkı söyleme
aslında beyinde tamamen aynı mekanizmalarla ortaya çıkmıyor. Bu nedenle
konuşma problemi yaşayan insanların tedavisinde şarkı söyleme terapileri
kullanılabiliyor. Bu durumun nedeninin, konuşma sırasında beynin sol
tarafı etkinken, sayı saymak ya da bilinen bir şarkıyı söylemek gibi
mantıksal bir düşünme süreci gerektirmeyen sözlü ifadelerde beynin
ağırlıklı olarak sağ tarafının etkin olması olduğu düşünülüyor.
Oynar
eklemler vücudumuzdaki en yaygın eklem türüdür. Vücudun hareket
kabiliyeti en yüksek bölümlerinde, örneğin omuzlarda, dirseklerde,
bileklerde, boyunda, parmaklarda yer alırlar. Oynar eklemlerin
boşluklarında kemiklerin aşınmasını önleyen eklem sıvısı bulunur. Bu
bölgelere bir kuvvet uygulandığında eklem yüzeyleri başlangıçta
birbirlerinden uzaklaşmamak için direnç gösterir. Belli bir noktadan
sonra ise aniden birbirlerinden ayrılırlar. Bu sırada eklem sıvısı
içinde baloncuk olarak da tanımlanan boşluklar oluşabilir. Uygulanan
kuvvetin etkisiyle eklem yüzeyleri birbirinden ayrılırken eklem
sıvısının içindeki basınç düşmeye başlar. Bu durum eklem sıvısı içinde
çözünmüş gazların açığa çıkarak baloncuklar oluşturmasına neden olur.
Banyodaki
havlular yıkanıldıktan sonra, yani vücudumuz tertemiz iken kullanılır
ve sadece vücudumuza değerler. Buna rağmen birkaç gün içinde bu havlular
kokmaya başlarlar. Bunun sebebi vücudumuz değil vücudumuzdaki ölü deri
hücreleridir. İstediğimiz kadar bol su ve sabunla yıkanalım, su ile
birlikte kirlerin ve bakterilerin gittiğini zannedelim, yine de
vücudumuz üstünde ölü deri hücreleri kalır ve kurulanırken bunlar
havluya geçer. Bundan sonraki sorun havalandırmadır. Zaten havası
devamlı nemli olan banyolar küflenme için ideal ortamlardır. Bu nedenle
banyoları yıkanma sırasında değil de az sonra açıp havalandırmak
gerekmektedir. Aksi takdirde havluya sinmiş deri hücreleri süratle
kokuşmaya başlarlar.
10. Yerçekimi 5 Saniye Boyunca Yok Olsa Ne Olurdu?
Yerçekimi
çok kısa bir süre için bile ortadan kalksa dünya üzerindeki her şey
havalanıp uçmaya başlar. Tabii hızı düşürebilecek bir güç olmadığından
ve aynı anda Dünya kendi etrafında döndüğünden, her şey havada hızla
savrularak hareket eder. Yerçekiminin ortadan kalkması, atmosferdeki
havanın da savrulması demek. Hava basıncındaki bu ani düşüş herkesin iç
kulağının parçalanmasıyla sonuçlanır ve kısa süre sonra oksijen
yetersizliği baş gösterir. Oksijen olmazsa su da hidrojen gazına dönüşür
ve vücutlarımızın da büyük bölümü sudan ibaret olduğu için canlı
hücreler tek tek patlamaya başlar. Tüm bunların gerçekleşmesi için 5
saniye yeterli. Yani altıncı saniyede geri gelecek olsa bile dünya
üzerinde tek bir canlı kalmayabilir.
Acıktığımız zaman sinirlenmemizin sebebi kan şekerinin düşmesidir. Vücuda çok uzun bir süredir yiyecek
girmemesi kan şekerini etkiler. Kan şekeri ideal değerlerin altına
düştüğünde de enerji üreten hücrelerimiz ihtiyaçları olan glikozu
bulamaz. Akabinde konsantrasyon güçlüğü, kalbin hızlı atması, halsizlik
ve sinirlilik gibi durumlarla karşılaşırız.
12. Dünyada 5 Ekim Olan Öğretmenler Günü Bizde Neden 24 Kasım?
Öğretmenler
Günü tüm dünyada kutlanan bir gün. Ancak çoğu dünya ülkesi bu kutlamayı
UNESCO’nun önerisiyle 5 Ekim günü yapıyor. Peki biz neden 24 Kasım’da
kutluyoruz?
Öğretmenler Günü kutlamaları Türkiye’de 1981 yılına
dayanıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında harf devriminin ardından, yeni
harfleri öğretmek üzere “Millet Mektepleri” kurulmuştu. Atatürk 24 Kasım
1928 yılında Millet Mektepleri başöğretmeni oldu. 1981 yılı Atatürk’ün
100. doğum yıl dönümüydü. Bu yılda, başöğretmen olduğu 24 Kasım günü
Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlandı ve günümüze kadar geldi.