Kültür dünyasından bir cehalet geçidi ya da köpeksiz köyde değneksiz gezenler: İlber Ortaylı, Celal Şengör ve diğerleri
Esas konuya girmeden önce biraz hafızamızı tazeleyelim:7 Mayıs 2017 tarihinde TV Net'te yayınlanan "Derin Tarih" isimli bir "sözde" tarih programında bir araya gelen Yavuz Bahadıroğlu, Süleyman Yeşilyurt ve Mustafa Armağan adlı yobaz, gerici ve ahlaksız bir takım kişiler iğrenç iftiralar ve yalanlarla Atatürk’e ve manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’a hakaret etti. Bu programın yarattığı infial nedeniyle sosyal medyada büyük tepki oluştu.
Bu iğrençliğin sorumlusu alçak yobaz Mustafa Armağan'a nefret yağdı!
Bkz. ilgili haber: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/736801/Ataturk_e_hakaret_eden_Mustafa_Armagan_in_kirli_sicili.html
Bu olaydan sonra Mustafa Armağan hakkında İ.Ortaylı açtı ağzını, yumdu gözünü..
"Herif kendine göre tarihi çarpıtıyor. Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bir b.k bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah'ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın" dedi.
Bkz. ilgili haber ve video: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/737481/ilber_Ortayli_dan_Ataturk_e_hakaret_eden_Mustafa_Armagan_a_yanit__Bir_b.k_bildikleri_yok__bunlari_diyen_hayvandir.html
İ.Ortaylı'nın bu yorumunu gören, duyan, okuyan saf vatandaşlarımız da "Ooh pek güzel söyledi hoca.." diye yürek soğuttular.
Oysa olayın bir de arka perdesi vardı: İ.Ortaylı Mayıs 2017'de arkasından sövdüğü yobaz Mustafa Armağan'la canciğer dosttu. Ne zaman ki yobaz Mustafa Armağan kendi kazdığı bok çukuruna düşmüş, İ.Ortaylı da bu fırsattan istifade eski dostuna ağız dolusu sövmüştü.
29 Aralık 2017 tarihli yazısında gazeteci / yazar Taylan Kara bu ikiyüzlü tutumu iyi yakaladı ve İ.Ortaylı'nın kıvırmalarınıı ifşa etti!
Bkz. ilgili haber
http://valladurumbudur.blogspot.com/2017/12/aydnsz-cumhuriyetciler-ilber-ortayl-ve.html
Taylan Kara, söz konusu yazısında şöyle diyordu:
"HÖDÜK", "BİR B.K BİLMEZ" AMA BİRLİKTE KİTAP YAZILIR!
Mustafa Armağan adlı kişinin Atatürk ile ilgili hakaretlerine İ. Ortaylı şöyle yanıt verir:
“Herif kendine göre tarihi çarpıtıyor. Bunlar cahil adamlar, ne bilirler tarihi. Bir b.k bildikleri yok. Ne okuyacak ne bilecek. Allah'ın hödüğü suratına baksan halde turp sattırmazsın”
Cumhuriyetçi kitleler de bu sözleri alkışlamaktadır. Ancak burada “küçük” birkaç ayrıntı vardır.
İ. Ortaylı “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen”, “pazarda turp bile satamayacak adam” dediği bu kişiyle birlikte “Resmi Tarih Yalanları” ve “Tarihin Sınırlarına Yolculuk” adlı iki kitap yazmıştır.
Ayrıca İ. Ortaylı, “Gelenekten Geleceğe” adlı kitabının önsözünde, “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen” ve “pazarda turp bile satamayacak adama”, “Dostum Mustafa Armağan” diye hitap eder. Resmi Tarih Yalanları kitabının editörü Cem Küçük olup yazarları arasında Mehmet Şevket Eygi, Yavuz Bahadıroğlu, Nevval Sevindi gibi isimler de vardır.
İ. Ortaylı, “hödük”, “cahil”, “bir b.k bilmeyen” ve “pazarda turp bile satamayacak adam” diye nitelediği M. Armağan’ın “Petersburg’da Osmanlı İzleri” adlı kitabına önsöz de yazmıştır.
Bu durumda İ. Ortaylı’ya şu soruyu sormak gerekir:
Bu M. Armağan ne zaman “cahil” ve “hödük” oldu?
Birlikte kitap yazdığınızda “bilgili” ve “turp satabilir halde” miydi?
"Dostum" diye hitap ettiğiniz kişi, birlikte kitap yazdıktan hemen sonra mı “hödükleşti”?
M. Armağan’ın kitabına önsöz yazdığınız sırada M. Armağan “tarihten anlıyor” muydu?
Kültür dünyasından bir cehalet geçidi ya da köpeksiz köyde değneksiz gezenler: İlber Ortaylı, Celal Şengör ve diğerleri
NABZA GÖRE ŞERBET VERME ÜSTADI
Hiç kıvırtmaya gerek yok; bu nabza göre şerbet vermektir. M. Armağan eskiden neyse şimdi de odur, ne olduğu o zaman da ortadaydı, şimdi de ortadadır.
Hesap yapan İ. Ortaylı’dır. Dün çıkarları gereği her türlü işbirliğine girdiği kişileri, aralarında sanki hiçbir ilişki yaşanmamış gibi bugün aşağılaması bir aydın tutumu değildir.
İ. Ortaylı bütün bu manevraların sonunda ve hesapçılık sayesinde mutlu sona ulaşmış ve tarih alanında 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü almıştır.
İ. Ortaylı’yı ateşli bir şekilde savunan bazı cumhuriyetçilerin bu ödülü şaşkınlıkla karşılaması çok gariptir. İ. Ortaylı, kendi içinde gayet tutarlıdır. Tuhaf olan İ. Ortaylı’nın yaptıkları değil, kimi cumhuriyetçilerin ona “cumhuriyet aydını” muamelesi yapmasıdır.
Olayları ve kaynakları ayrı ayrı belgeleyerek İ.Ortaylı'yı rezil eden Taylan Kara'nın yazısına
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/taylan-kara/aydinsiz-cumhuriyetciler-ilber-ortayli-ve-celal-sengore-cumhuriyetci-aydin linkinden ulaşabilirsiniz.
İlgili Haber: Canan Karatay balonu patlarken
İlber Ortaylı'nın Kıvırtmaları Bu Kadar da Değil!
İlber Ortaylı Ağustos 2016'da katıldığı bir başka TV programında, kendisine "Fetullah Gülen'le görüşmeleri" sorulunca çok sinirlenmiş, kızarmış, bozarmış ve ne halt edeceğini şaşırmıştı.
"Ne konuştunuz Fethulah Gülen'le?" sorusu karşısında resmen paniklediği ve gevelemeye başladığı yukarıdaki videoda da açıkça görülüyor.
Oysa İ. Ortayla 2011 yılında STV Haber'de yayınlanan Enzade programında detaylarıyla anlatmıştı. Fetullah Gülen'le bir saate yakın konuştuğunu söyleyen Ortaylı daha önce İstanbul'da ve ABD'de birçok kez Gülen'le görüştüğünü ifade ediyor.
Biz de soruyoruz: İlber Hoca, millete çamur atmayı pek seversin ama sıra kendi herzelerine gelince niye kıvırıyorsun?
Elbette hepimiz gibi İ. Ortaylı’nın da yanılma hakkı vardır. Ancak bu konuda herhangi bir özeleştiri yaptığını gördünüz mü? Güçten ve güçlüden yana olmak, nabza göre şerbet vermek bir aydın tutumu olamaz. Hiçbir kitle, bu tip kanaat önderlerine layık değildir.
İ. Ortaylı, özeleştiri yapmayı bir kenara bırakın, Fethullahçılar suç örgütü ilan edildikten sonra bile bu konuyu gündeme getirenlere kızgınlık göstermektedir.
AKP’lilerin, Fethullahçılarla olan yakın ilişkilerinden sıyrılmak için “kandırıldık” demesi, sık sık alay konusu edilir. İ. Ortaylı’nın böyle bir beyanı dahi yoktur.
F. Gülen’e yaptığı övgüleri, onun okullarını övmek için yazdığı kitap, “tarihçidir, herkesle görüşmesi normaldir” diye açıklanabilir mi? “Kandırıldık” diyen AKP’lilerle alay ediliyorsa “kandırıldım bile demeyen” İ. Ortaylı’ya gösterilen bu sınırsız hoşgörü neyin nesidir?
Bu, kendini kandırmaktır.