Konuyla ilgili haber için TIK'layın
Beşiktaş taraftarları "Bunu diyen bizim başkanımız olamaz!" diye tavırlarını koyduktan sonra, spor medyası da "iktidara yaranma gayretleri" içindeki Fikret Orman'ı mercek altına yatırdı.
Yeşil sahaların ardı orman başlıklı yazısında Orhan Gökdemir "para ve siyasete vıcık vıcık bulaşmış Türk futbolunun ancak kebapçı basmak, uçakta yaşlı gazetecilere kafa atmak seviyesinde başarılara ulaşabildiğini" örneklerle sıraladı.
"AKP organizasyonu Başakşehir yanısıra, Kasımpaşa, Konyaspor I.Y., Y. Osmanlıspor var. Emre Belözoğlu, Rıdvan Dilmen, Arda Turan, Fatih Terim gibi ayaktopu şahsiyetleri var. Adı geçenlerin hepsi AKP’ye ve saraya mesafesi oranında futbolda bir etki-yetki hiyerarşisi oluşturuyor." diyen Orhan Gökdemir yazısına şöyle devam etti:
"Bakın son bir iki aydaki tabloya; Arda babası yaşındaki gazetecinin boğazını sıktı, küfürler etti. Fatih Terim kebapçı basmaya kalkıştı. Emre Fenerbahçe’de iken ikide bir tehdit edecek, dalaşacak birilerini bulurdu. Şimdi Başakşehir’de, gözlerden ırak, orada bile olay çıkarmadığı gün yok."
Fatih Terim'in tescilli yeteneksizliği
"Kebapçı baskınından sonra Fatih Terim’i çağırıp, işine son verdiler. Eline bir çuval para tutuşturmayı da ihmal etmediler tabii..." diye yazısına devam eden Orhan Gökdemir, "Türk futbol direktörü"nün ipliğini e pazara çıkarıyor:
"Kısa Fiorentina parantezini saymazsak bütün kariyeri Milli Takım ile Galatasaray arasında gidip geliyor. Başka? Futbolu bıraktığı yıllarda Ankaragücü ve Göztepe’yi çalıştırmış. Futbolculuğunda da savunmacı. Yani futbolun az yetenek çok hırs isteyen alanında tamamlamış kariyerini. Yeteneği az ama hırsına diyecek yok.
"Milan’a geçti oradan. Büyük başarı! Bu başarıyı Milan’daki öğrencilerinden Pirlo emekli olduktan sonra yazdığı kitabında yazdı. Şöyle dedi:
“Eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. Tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. Ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası, çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkânsızlaşırdı. Taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karma karşılık bir hal alırdı. Kısacası tam bir kaos... Sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos...
Toplantı sırasında bir daireyi işaret edip, ‘Costacurta, tam burada olman gerekiyor’ diye konuşmaya başlardı. Bir gün dayanamayıp, ‘Ama patron, o gösterdiğin dairenin biraz önce benim olduğunu söyledin, Costacurta değil ki’ demek zorunda hissettim.
Ancak şaka bir yana, taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun bir süre almadı.”
İmparatorumuz budur. Taktik maktik bilmez ama ormanda her zaman yolunu bulur!
Yazının tamamını okumak için TIK'layın
* * *
Beşiktaş başkanı Fikret Orman'ın cahilane ve sığ tavrına bir tepki de gazeteci yazar Kemal Okuyan'dan geldi!
Siyaset yapma Fikret Orman başlıklı yazısında "Siyaset yapmayın" diyerek siyasetin dikalasını yapma çelişkisine düşen Fikret Orman'ı iyice madar ederek şöyle soruyor:
"İyi ama ya siyaset sizin dünyanıza giriyorsa! Ya siyaset top kılığında kalenize sokuluyor ve gol oluyorsa! Ya siyaset bir gün protokol tribününde yerini alıyor ertesi gün hakem atamalarında görev üstleniyorsa! Ya siyaset Osmanlıspor formasıyla sahaya çıkıyor, ülkenin 100 yıl geriye gideceğini “müjdeliyor”sa.
Siyaseti AKP veya diğer bir partiden milletvekili adaylığı sanmış herhalde Fikret Orman. Bu ilkel siyaset anlayışı artık yerle bir oldu. “Kışlaya, okula, camiye siyaset girmez” tabusunu (ve de ikiyüzlülüğünü) AKP kendi eliyle yıktı. Her yerde siyaset var ama siyasetin tek bir türü. Yılışık, riyakar, paraya tapan, cahilliğe övgü düzen, kötücül bir türü.
Mütevazı ama onurlu bir biçimde bu hâkim siyasete kafa tutmaya, ona direnmeye çalışan geniş bir kesimi sindirmek için her yola başvurulmakta. Yesinler böyle siyaseti!"