Where've all the good men gone and where are all the Gods? Where's the street-wise hercules to fight the rising odds? Isn't there a White Knight upon a fiery steed?
Bonnie Tyler – Holding Out for A Hero
|
Bu filmin derinlerinde bir yerde bizi saran nokta, herhalde 'özlediğimiz ve gelmesini umduğumuz' kahramanı canlandırmasıydı.
Dahası, kendi içimizde zaten bulunduğuna inandığımız 'O' kahramanın dışarıya çıkışına olan inancımızı tazelemesiydi belki de…
Ahir zaman film ve roman kahramanları artık çokça nihilist oluyorlar. Zaten kaybolmuş ve mahvolmuş bir dünyada, düşmanlarını yendikten sonra en fazla bir Pirus zaferi umuyorlar. Aslında 'akıllı ve bilinçli' bir kahraman bundan daha fazlasını da umamaz, çünkü en iyi ihtimalle elde edebileceği de budur: Kendi mahvoluşu karşılığında kendi türünün belki biraz daha yaşayacak zaman kazanabilmesi – ve gene geleceği belli olan tehdidin / tehlikenin / kötü adamların uzaktan göz kırpmaya devam etmesi…
Günümüzdeki roman ve film kahramanlarının bu kadar nihilist olmasının temelinde, herhalde gerçek modern hayatta artık kahramanlara ihtiyaç kalmaması yatıyor. Modern zamanların böyle bir talebi yok, esasen modern toplum içinde kahramanlara yer de yok.
Viva Zapata filminden Marlon Brando'nun repliklerini hatırlıyorum:
Varlığını devam ettirmek için kahramanlara ihtiyaç duyan bir rejim ya da düzen er veya geç yok olacaktır. Çünkü kahramanlar ilelebet koruyucu olarak başımızda kalamazlar. Değil mi ki onlar da insandır, bir gün ya kendi zaaflarına yenik düşeceklerdir ya da Hak vaki olunca bu dünyadan ayrılacaklardır. Eh o zaman kurtardıkları ve korudukları toplumun başına neler geleceğini düşünsenize..
Bu mantığı devam ettirirsek:
Aslında kahramanlara ihtiyaç duymayan toplum ideal toplumdur.
Aynı şekilde, çoğulcu demokrasilerde 'kahraman' OLMAMASI gerekmektedir. Demokratik modern toplum, 'kahramanlar olmadan ayakta durma' prensibine göre oluşturulmaya çalışıldığı için 'kahraman adaylarının' bile ortaya çıkması zararlı ve tehlikeli sonuçlar verebilir.
Karşıtların birliği yasasına göre, herkesçe kabul edilecek bir kahramanın ortaya çıkması için herkesin üstünde mutabık kalacağı 'kötü' şeyler olması ve bu KÖTÜ şeyler karşısında herkesin çaresiz duruma düşmesi önşarttır. Oysa kimine göre kötü olan şey kimine göre iyidir. Mutlak kötü olmayınca, kahraman kime karşı savaşırsa savaşsın, mutlaka karşı taraf tarafından 'deli ve aptal' muamelesine tabi tutulacaktır.
Hakikaten günümüzde kahramanlara yer yok! Sıradan insanı onursuzlaştırmaya ve maymun yerine koymaya kurgulanmış medya dünyası, rating yapmak için 'kahramanın en kralı'nı bile rezil soytarı edecek yöntemleri oluşturmuş çoktan.
Ve tabii bütün bunlar 'halkın bağımsız ve özgür haber alma hakkı' adına yapılacak. Hiç kuşkunuz olmasın!
Bir an gözünüzün önüne getirin: Televizyondaki bir haber programında veya basın toplantısı sırasında, 'kahramana' soruyorlar:
"Evet ama bu yaptığınız doğru mu? Şiddet bir çözüm mü?"
"Çocuklara kötü örnek olduğunuzu düşünmüyor musunuz?"
"Dövdüğünüz / öldürdüğünüz kişilerin de insan olduğu hiç aklınıza gelmedi mi? Ya onların aileleri ne olacak?"
veya daha aşağılayıcısı:
"Bunları 'kahraman' olmak için mi yapıyorsunuz?"
hatta en kötüsü:
"Bu işten maddi çıkar sağladığınız söyleniyor, bu konuda ne söyleyeceksiniz?"
Bu arada karşıt görüşlere yer vermek adına 'kötü adamları' da konuştururlar herhalde:
"Biz Kırk Haramiler olarak gayet namuslu işadamlarıydık. Kimseye zararımız yoktu, hatta 40 kişiye istihdam yaratıyorduk!
Bu hain ve alçak Ali Baba geldi, hukuk devletini hiçe sayarak mallarımıza el koydu!
Onun, medya patronlarıyla kirli ilişkiler içinde olduğunu biliyoruz. Elimizde bantlar var. Yakında bunları tek tek açıklayacağız.."
Bunlardan başka, 'nazenin bakışlı romantik köşe yazarları' ve 'yalan yanlış bildikleri şeylerle iki anlamsız laf gevelediklerinde haber programı yaptığını sanan bön oğlanlar' da "Bebekler öldürülmesin, Ali Baba'ya HAYIR!" mealinde sayfalar ve saatler dolusu laf ederler.
(Bunların ürettiği saçmalıklar sosyal medyada kendine geniş yer bulur hatta!)
Günümüzde kalan gerçek kahramanlar ise, herşeye rağmen işini layıkıyla ve doğru yapmaya çalışan sıradan insanlar olsa gerek.
İsimsiz kahramanlar yani…
Onları 'varlarken' ve 'iş başındayken' farketmezsiniz. Ancak işlerini bıraktıkları ve çekip gittikleri durumda, yani 'yokluklarında' hissedilirler. O zaman da "Tam da ihtiyaç anında ortada yok!" diye bozuk atarız onlara.
Günümüz kahramanları nihilist olmasınlar da ne yapsınlar Allah aşkına?